Cumhuriyet İstanbulu’nun ilk anıtsal dini yapısı
Cumhuriyet İstanbulu’nun ilk anıtsal dini yapısı olan ve klasik Osmanlı mimarisini yansıtan Şişli Camii, bir üslup örneği olarak kabul görmüş, günümüze kadar inşa edilen binlerce neo-Osmanlı cami için prototip oluşturmuştur. Ayrıca kentin tarihinde, padişahın veya devlet ricalinin baniliğinde değil halkın kolektif çabasıyla inşa edilmiş ilk camidir.
Mimarı Vasfi Egeli, Osmanlı ile erken Cumhuriyet dönemlerini birbirine bağlayan Birinci Ulusal Mimarlık üslubunun son temsilcilerinden birisi olarak değerlendirilmiştir. Egeli’nin, bu akımın önde gelen ustalarından etkilendiği inkâr edilemez. Ancak Şişli Camii’nde, Selçuklu ve klasik Osmanlı üsluplarından derledikleri öğelerle geleneksel örneklerden farklı yapılar üreten seleflerinden farklı bir çizgi izlediği, onlara kıyasla, hem mekân tasarımında hem de detaylarda Osmanlı mirasına çok daha sadık kalarak canlandırmacı bir yaklaşım sergilediği gözlenir.
Caminin merkezi kubbesiyle yarım kubbelerinde ve bunları taşıyan kemerlerde betonarme tekniği uygulanmış, ancak söz konusu “modern” öğeler kesme taş örgü içinde ustaca gizlenerek yapının geleneksel görünümüne “gölge düşürmemiştir”. Mimaride klasik biçimlere dönülürken, betonarme gibi modern teknolojileri tarihsel detaylarla birleştirmenin bir çelişki olarak görülmediği anlaşılmaktadır.
Harim, kare planlı bir çekirdekle buna güney, doğu ve batı yönlerinde eklemlenen, dikdörtgen planlı üç kanattan oluşmakta, merkezdeki kubbe de yan kanatları örten üç yarım kubbeyle kuşatılmaktadır. Yanlardaki kanatların üzerine, aralarında Bursa kemerlerinin yer aldığı mermer sütunlarla taşınan, hanımlara mahsus mahfiller, kuzey duvarındaki girişin üzerine de, derinliği daha dar olan müezzin mahfili yerleştirilmiştir.
Şişli Camii’nde gözlenen mimari detaylar, süsleme programı ve Hamid Aytaç, Macid Ayral ve Halim Özyazıcı gibi, dönemin önde gelen hattatlarının eserleri olan hat kompozisyonları, mimariyle uyum içinde olup Osmanlı klasik üslubunu yansıtır.